4 Mayıs 2017 Perşembe

0

[KCBT] Caraval - Stephanie Garber | Yorum


Kitabın Adı: Caraval
Yazarı: Stephanie Garber
Yayınevi: DEX Yayınları
Sayfa Sayısı: 440


TANITIM

Caraval'a hoş geldiniz! Burada duyduğunuz ya da gördüğünüz hiçbir şey gerçekle karşılaştırılamaz. Bu yalnızca bir oyun ya da gösteriden çok daha fazlası. Caraval, bu dünyada bulabileceğiniz, sihre en yakın şey.
 Çocukken Scarlett, büyükannesinin anlattığı Caraval'ın sihirli öykülerine inanırdı ama büyüdükçe, o masalları ardında bıraktı. Yine de annesi kendisini ve kız kardeşi Tella'yı terk edip onları zalim babasıyla bıraktığında, Caraval Ustası Legend'a mektuplar yazarak onu ve sanatkarlarını dalarına çağırdı ama bir türlü cevap alamadı. Ta ki yedi yıl sonra, düğün gününden çok kısa süre önce, Legend'dan bir davetiye alana kadar. 
Özgürlük. Seçenekler. Mucize. Sihir. Caraval'daki oyuna katılır ve tek dilek hakkı kazanabilirse belki de bunların hepsine sahip olabilirdi. Ama korkuyordu Scarlett. Caraval hayal mi, gerçek mi?


YORUM

Selam millet! Bu sefer de harika bir tur kitabıyla karşınızdayız: CARAVAL!
İyi ki tura katılmaya fırsat bulabilmişim diyorum zira aksi takdirde kitap ile tanışmam epey uzun süre sonra olabilirdi. Ve bu beni kesinlikle üzerdi.



Caraval'ı anlatmaya nasıl başlayacağım bilemiyorum. Her ne kadar kapakta "Unutma, bu yalnızca bir oyun!" yazsa da Caraval'a 'oyun' demek çoook hafif kalır. Caraval, gerçekten bu dünyada bulabileceğiniz sihre en yakın şey!
Tanıtım yazısında da belirtildiği üzere Scarlett ve Donatella adında, büyükannelerinin Caraval hikayelerini dinleyip büyüyen iki kız kardeş vardır. Özellikle Scarlett, bu hikayelerden öyle etkilenir ki Donatella'nın doğum gününde Caraval Ustası Legend'a mektup yazmaya başlar. Bu yıllarca devam eder fakat hiçbir yanıt alamaz. Ta ki yüzünü hiç görmediği Kont ile düğünü olacağı zamana dek. O zaman Legend'a, evleneceğini ve geleceklerse de gelmemelerini söyleyen bir mektup yazar. Ve nihayet oyuna katılması için kendisine üç bilet postalanır. Caraval, tam oyunu -ve Legend'ı- çözdüm dediğiniz an sizi aptal gibi hissettirecek bir kitap, gerçekten çok beğendim.


Yazar konuyu çok güzel anlatmakla birlikte kitap boyunca hangisine güveneceğinizi bilemediğiniz binbir çeşit karakter sunuyor size. Cidden her güvendiğim karakterde bir şey çıktı arkadaş... -_- Laaakin tabii ki benim favorim Legend! Bir kere adam zeki, nasıl favorim olmasın? :3 Aslında kitap boyunca neredeyse her bölümün sonunda favori karakterim şu bu diyordum ama bitirince net kararımı verdim, Legend yani. Adamın içi dışı bir dermişim. :p
Ayrıca Scarlett'in duygularını renkler üzerine anlatmasına bayıldım.


Okuduğum bir yorum kitapta aşkın ön planda olduğunu söylüyordu. Hatta o sıralar daha kitabı okumaya başlamamıştım ve kendimi buna hazırlayarak okumaya başladım. Fakat ben tam tersine aşkın geri plana atılıp gizemin, maceranın ön planda olduğunu düşünüyorum ki tek böyle düşünen ben değilim -bknz: @dilarabook-

Canınız farklı tatlar istiyorsa konusu da ilginizi çektiyse Caraval'ı kesinlikle öneririm! Zaten kapağı şahane, okumamanız için hiçbir neden yok :3 İkinci kitabı çıktığında koşa koşa alacağım...
Tekrardan iyi akşamlar dilerim, kendinize iyi bakın!

Not: Alıntı fotoğrafları bana değil, tur arkadaşım canım @dilarabook'un ellerinden çıkmadır. ♥
Not 2: Instagram'da yorumumu dün paylaştım, birkaç sorundan dolayı blog yorumumu rötarlı paylaşmak durumunda kaldım, sorry guys.

14 Aralık 2016 Çarşamba

0

[KCBT] Harry Potter ve Lanetli Çocuk - J. K. Rowling & John Tiffany & Jack Thorne | Yorum


Kitabın Adı: Harry Potter ve Lanetli Çocuk
Orijinal Adı: Harry Potter and Cursed Child
Yazarı: J. K. Rowling, Johny Tiffany, Jack Thorne
Yayınevi: YKY Yayınları
Sayfa Sayısı: 360

TANITIM
Harry ait olduğu yerde durmayı reddeden bir geçmişle boğuşurken, en küçük oğlu Albus da istemediği bir aile mirasının yükünü omuzlarında taşımakta zorlanır. Geçmişle gelecek uğursuzca iç içe geçerken hem baba hem oğul tedirgin edici bir gerçeği, bazen karanlığın beklenmedik yerlerden geldiğini öğrenir.
"Harry Potter ve Lanetli Çocuk", J. K. Rowling, John Tiffany, Jack Thorn'a ait yeni bir özgün hikâyeden yola çıkarak Jack Thorne'un yazdığı yeni bir oyun. Bu oyun sadece sekizinci Harry Potter hikâyesi değil, aynı zamanda tescilli olarak sahneye koyulan ilk Harry Potter hikâyesi, 30 Temmuz 2016'da Londra West End'de gerçekleşen prömiyerin hemen ardından Sahne Metni Özel Baskısı, dünyanın dört bir yanındaki okuyucuları Harry Potter, arkadaşları ve ailesinin devam eden yolculuğuyla buluşturuyor.

YORUM
Meerhabalar! Kitap Canavarları'ndaki son tur kitabım Harry Potter ve Lanetli Çocuk ile karşınızdayım! Son tur kitabım diyorum, çünkü sınav dönemine kurban giderek tura ara vermek zorundayım... Sınav zamanı sonrasında da ne olur meçhul ama stresli dönemi atlattıktan sonra buralara daha sık uğramayı düşünüyorum. ^^



Harry Potter turunu görünce hepimizi bir heyecan sarmıştı, her şey güzeldi. Ama kitabı okuyunca hayal kırıklığına uğramadım diyemeyeceğim ne yazık ki. Kitabı sevmeyen tayfaya üzülerek söylüyorum ki ben de katıldım. :/ Oysa bu yorum için ne farklı şeyler hayal etmiştim...


En büyük şikayetlerimden birisi -çoğu kişide olduğu gibi- karakterlerin cidden büyük bir değişime uğramasıydı. Evet, zaman farkı var ve karakterlerin değişime uğrayabilir fakat sanki bambaşka karakterler okudum, öncekiler uçup gitmişti. Hüsrana uğradım. Rowling nasıl böyle bir şeye girişebilmiş, bilemiyorum. Kitabı okurken HP ruhunun kırıntılarını aramaktan yoruldum. Tiyatro metni olduğundan rahat okunuyordu, burası iyi hoş ama keşke içeriği de tatmin edebilseydi. En azından Rowling kalemini konuştursaydı daha güzel olacağına eminim. Sanki bu kitapta kalemi büzüşüp bir köşeye sinmişti.


Kitabı sevenler de var ama ben sevmedim. Merak ediyorsanız alıp okuyun ama bana sorarsanız vakit kaybedersiniz...
Sanırım uzun bir araya girmeden önceki son yorumum bu olacak. Musmutlu şen şakrak yazdığım bi' yorum olmasını dilerdim de yapacak bir şey yok, kısmet. :v Ha, şimdiden yeni yılınızı da kutlayayım^^ Umarım yeni yılda da kitaplarla iç içe olursunuz, var olun! 

13 Ağustos 2016 Cumartesi

0

[KCBT] Güzelleştiğim O Yaz - Jenny Han | Yorum


Kitabın Adı: Güzelleştiğim O Yaz
Orijinal Adı: The Summer I Turned Pretty (Summer #1)
Yazarı: Jenny Han
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 255

Güzellik bazı yazların kaderinde var.
Her şey bu yaz oldu.
Ve ondan önceki bütün yazlar,
Bu yaz için vardı.

Belly, her sene okullar kapanınca, hayatının bütün yazlarını geçirdiği aile dostlarının evine gelir ve kendini müthiş bir tatilin kollarına atar. Annesinin en yakın arkadaşı Susannah ile samimi sohbetler, geceleri onu bekleyen havuz eğlenceleri, nefis bir kumsal ve vazgeçemediği iki genç adam... Belly’nin kendini bildi bileli âşık olduğu ulaşılmaz Conrad ve genç kızı gerçekten ciddiye alan tek kişi, arkadaş canlısı Jeremiah. Ama bu yıl başından beri bir şeyler farklı. Herkes Belly’yi ilk kez fark etmiş gibi. Harika bir yaz olacak. Belly’nin asla unutamayacağı bir yaz...


Yazın ikinci turunda tam bir yaz kitabıyla karşınızdayız! Havuz, deniz, yaz aşkı, eğlenceli anılar... Hepsi bu kitapta fakat ben, kitabı sevdim mi sevmedim mi bilemiyorum. Belki de genç kurgu pek tarzım olmadığından böyle hissetmişimdir...

Konusu kitabın tanıtımından ne azı ne de fazlası o yüzden çok değinmek istemiyorum ama belirtmek istediğim bir şey var. Ben, kitabın konusunu okuduğumda kızın kendine böyle ekstradan bakıp işte makyajdır şudur budur kullanarak güzelleştiğini sanmıştım. Ama böyle olmadı; sadece eskiden gözlük kullanırken bu yaz lens kullanmaya başladı ki bunun da etkisi çok var mı bilemiyorum, varsa da kitapta bunun okuyucuya çok iyi aktarıldığını düşünmüyorum. Onun dışındaki güzelleşmesi tamamen büyümesinden, gelişmesinden kaynaklanan şeyler diyebilirim.




Tanıtımda abartıldığı gibi muhteşem bir yaz okumadım. Olay sadece kızın güzelleşmesi, böylelikle de diğerlerinin ilgisini çekmeye başlamasından ibaret –ki daha önceden de çocukların Belly’ye ilgisi olduğunu düşünüyorum yani ekstra bir şey olmadı bence. Zaten tüm kitap boyunca o muhteşem yazı okumuyorsunuz. Eski anılarının anlatıldığı sahneler var. Bu yüzden kitabı yetersiz buldum ve sonlara doğru olaylar çok hızlı geçti, her şey birden bire oldu. Hatta son bölümde Belly birden evindeydi o an dedim bu kız ne zaman evine döndü? :(

Ve ve ve kitabın kapağını maalesef beğenmedim. Şu kapağı gördükten sonra nasıl sevebilirim?





-

Yine de kitabı kapattığımda yüzümde bi' gülümseme oluştu ama seriye devam edeceğimi de sanmıyorum. :/

Puanım: 3/5

30 Temmuz 2016 Cumartesi

0

[KCBT] Poseidon Varisi - Anna Banks | Yorum


Kitabın Adı: Poseidon Varisi
Orijinal Adı: Of Poseidon (The Syrena Legacy #1)
Yazarı: Anna Banks
Yayınevi: DEX
Sayfa Sayısı: 348


HAYATININ AŞKINDAN VAZGEÇEBİLİR MİSİN?

Emma tanışana kadar, herhangi birini öpmek aklının ucundan bile geçmemişti. Son zamanlarda ise, dudaklarında onun dudaklarını hissetmekten başka bir şey düşünemiyordu.

Galen, balıklarla iletişim kurabilen bir kızı bulmak için karaya gönderilmiş bir Syrena prensiydi. Emma ile tanıştığında aralarında ikisini de sarsan, güçlü bir çekim oluştu. Aradığı kız o olabilir miydi?

Onunla vakit geçirdikçe, Galen aradığı kızın o olduğunu anlamıştı. Ama onun yeteneklerinin farkına varmasını sağlayabilecek miydi? Ve de en önemlisi, ona karşı hislerini bastırabilecek miydi? Emma krallığının anahtarı olabilirdi ama kalbinin anahtarı olması mümkün değildi.


Herkese merhabalar! Böylesine güzel bir kitabın turunu almak beni inanılmaz mutlu etti. Çünkü eğer turunu almamış olsaydık ve ben kitabı bir yerde görmüş olsaydım yaklaşmaya korkabilirdim. Bunun en büyük nedeni elbette Dex’in ince sayfaları... Fakat korkmayın, sayfalar ince değil! :v Üstelik kitabın kapağı olsun tasarımı olsun oldukça cezbedici. Yani sayfa inceliğiymiş cildiymiş o konularda içinizi rahat tutabilirsiniz. :3


İnsanların bilmediği denizaltı krallıklarından biri olan Triton krallığının prensi Galen, karaya elçi olarak gönderiliyor –aslında gizli görev, shh-. Yani Syrenalılar karada insan formuna dönüşüp denizde yüzgeç çıkarabiliyor. Denizkızı misali diyebilirim fakat bunu onlara söylemeyin çünkü bu tabirden nefret ediyorlar. *-*


Beyaz saçlı, menekşe rengindeki gözlere sahip kızın Galen’e çarptığı an ikisi de birbirine karşı güçlü bir çekim hissediyorlar. Bu kız tahmin edersiniz ki Emma’nın ta kendisi. Syrenalıların özelliklerinden birisi de menekşe rengindeki gözlere sahip olmasından ötürü Galen kızın peşini bırakmıyor. Evet, aradığı kızın o olduğunu gün geçtikçe daha da iyi anlıyor fakat Emma yeteneklerinin farkında değil. Kitapta Emma’nın yeteneklerini fark ediş sürecini, Syrena sırlarını, Galen ve Emma’nın birbirlerine duyduğu güçlü çekimle birlikte daha bir sürü olayı okuyoruz. Eğlenceli, yeri geldiğinde komik, kalbinizi gümletecek sahnelere sahip bir kitap Poseidon Varisi. Özellikle diyalogların doğallığını çok sevdim ki yazar fazla tabir yapmasa bile diyaloglar yerini çok güzel bir şekilde doldurmuş.


Benim açımdan kitabın en büyük eksisi başlarda gözüme fazlaca batan edisyon hatalarıydı. Örneğin bölüme tanrısal bakış açısıyla başlayıp birden karakter bakış açısına geçiş, yanlış yazılan kelimeler... Dediğim gibi başta gözüme çok battı ama kitap akıcı olduğundan bana bunları unutturabildi ki zaten sonlara doğru hatalar yok denecek kadar azdı.


Kitabı gerçekten çok beğendim. Sevmediğim bir karakter olmadı ama Grom’dan daha çok bahsedilmesini isterdim çünkü onun geçmişini çok merak ediyorum. Yazar kitabı öyle bir yerde bitiriyor ki ikinci kitabı almama ihtimaliniz çok çok az. O sondan sonra ikinci kitapta Grom’u neler beklediğini düşündükçe daha da heyecanla basıyor. :D Şimdiden ikinci kitap ne zaman çıkacak yayınevinin başının etini yiyebilirim. :v 
-
Kitabı bu kadar beğendikten sonra tam puan vermemek olmaz. :p 
Puanım: 5/5

26 Kasım 2015 Perşembe

0

[KCBT] The Originals Yükseliş - Julie Plec | YORUM


Kitabın Adı: The Originals - Yükseliş
Yazarı: Julie Plec
Yayınevi: GO! Kitap
Sayfa Sayısı: 303

AİLE GÜÇTÜR
Köken vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.
1722 yılında New Orleans'a ayak basan Köken Vampirler Klaus, Elijah ve Rebekah Mikealson tehlikeli geçmişlerini arkalarında bıraktıklarını zannederler. Ne var ki bölgelerini kimseyle paylaşmak istemeyen cadılar ve kurt adamlar bu kanunsuz şehirde cirit atmaktadır. Üstelik çokyakında gerçekleşmesi planlanan bir evlilikle birlikte aralarındaki ittifak sonsuza dek mühürlenecektir. Ama düşmanları birbirine düştüğünde kendilerini çok daha güvende hisseden Köken Vampirlerin şehri bu iki klana teslim etmeye hiç niyetleri yoktur. Özellikle de müstakbel gelin Vivianne'e gönlünü kaptıran Klaus'un. Elijah ailesi ile birlikte güvende olabilecekleri yuva aramakla, Rebekah da Fransız ordusunu kendi saflarına katmakla uğraşırken aşk sarhoşu Klaus hem kendisini hem de ailesini büyük bir tehlikeye atacak olayların içine sürüklenmektedir.


Huh! Kitabı birkaç saniye önce bitirdim ve sıcağı sıcağına yorum yazmaya koyuldum.
Dün Instagram'da paylaştığım fotoğrafta turun son gününü benimle bitireceğinizi söylerken mübalağa yapmıyordum; saatte bunu açıkça gösteriyor. :D



                   
Öncelikle söylemeliyim ki kitabın günümüzle alakası yok, tanıtımda da yazıldığı gibi 1700'lü yıllarda geçiyor. Yani Kökenlerimizin geçmişlerine seyahat ediyoruz. Ama bana tam olarak o tarihler yansıtılmış gibi gelmedi. Betimleme açısından anlatım biraz daha fazla desteklenseydi belki daha iyi adapte olabilirdim.

New Orleans'da dokuz senedir yaşayan Kökenlerimiz -Koll ve Finn hariç, onlar tabuttalar- artık şehirde kendilerinin de söz hakkı olmasını istemektedirler ki bu taleplerini kitap boyunca destekledim. E sonuçta sen vampir ol, hem de Köken Vampir ol, dokuz sene New Orleans'da yaşa ama alınacak kararlarda söz hakkın olmasın. Benim de dediğim gibi kökenlerimiz de yok öyle dünyaa, diyerek bu olaya el atıyorlar. Genel tanım yapacak olursak kitapta bu istekleri karşısında şehirde yaşanan olayları, karakterlerimizin hayatındaki 'yıkıcı' değişimleri ve elbette ki -biraz da ne yazık ki- sonucunu okuyoruz.


Genelde akıllarda kitabın tatmin edip etmeyeceğine dair soru işaretleri oluyor. Nihayetinde ilk önce dizisini izledik Kökenlerin, sonradan kitap olunca insan fazla beklentiyle yaklaşıyor.
en beklentimi çok yüksek tutmadım ve size de aynı şeyi tavsiye ediyorum. Büyük beklentiyle okursanız hayal kırıklığına uğrayabilmeniz muhtemel.

Kitap bölümlere ayrılmış, toplam otuz beş bölüm var. Tanrısal bakış açısıyla yazılmış olsa bile her bölüm bir kökenimize odaklanıyor; sıralama Klaus - Elijah - Rebekah şeklinde. Sanki karakterin ağzından yazılmış gibi hissettiriyor ve akıcılık konusunda da hiçbir problem yaşamayacağınızın garantisini verebilirim. Öyle ki bir günde bitiriverdim kitabı ama olayların dolu dolu anlatılmasını, iki üç güne yayarak okumak isterdim. Kökenleri izlediğim zamanki aldığım zevkle aynı ölçüde zevk alamadım okurken. Bir şeyler eksik gibiydi kitapta. Heyecan katsayısı düşüktü... Olayların tam olarak aksettirilemediğini düşünüyorum.


Arka kapağına bakınca Klaus'un Vivianne'e gönlünü kaptırdığını görüyoruz ki kitaba biraz da bu yüzden ön yargıyla başladığımı itiraf ediciğim -,- Şunun şurasında Klaroline olsun diye kendimizi paralayanlardanız yani. Haksız mıyım arkadaşlar?
Yalnız Elijah kitapta da istifini bozmuyor, adam asilliğinin hakkını sonuna kadar veriyor be sdjfksldj 
-
Yorumumu toparlayacak olursam kitap fena değildi. Hani birisine ayıla bayıla kitaptan bahsedip şiddetle öneremem, fikrim sorulduğunda güzel kitaptı diyebilirim anca. Umarım okuduğunuzda sizler daha çok seversiniz. :)

Puanım: 3/5

-
İyi okumalar dilerim! Kitapların büyüsü üzerinizden eksik olmasın!

a Rafflecopter giveaway