19 Şubat 2015 Perşembe

4

Paranoya - Tuba Arık | YORUM


Adı: Paranoya
Yazarı: Tuba Arık
Yayınevi: Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa Sayısı: 584




Yüz yıllık bir sırrın peşinde sürüklenen gölgeler,
asırlar süren bir yaşamın sessizliğine gömüldüler.
Gerçekle düş arasında gidip gelmek mi?
O düşün içinde yaşamdan vazgeçmek mi?
Karanlığın içinde filizlenen bir aşkın,
kopkoyu gölgesinde ölüme yürümek mi?
Kimsenin görmediğini gördün, kimsenin duymadığını duydun
çünkü, sen doğmadan başladı bu oyun.


Tamamen şans eseri olarak Melis Kitaplar Diyarında, Kitapların Senfonisi, Kitap Dedikodusu, İki Kapak Arası ve Romantik Optik işbirliğinde düzenlenen KCY Blog Tur’un Facebook sayfasına rastlamıştım. Kader mi desem, ne desem bilemedim ama o hafta turunu düzenledikleri kitap Paranoya'ydı. Kitap hakkında hiçbir bilgi sahibi olmasam bile koştum hemencecik kitap çekilişine katıldım. *Konu kitap olur da seyirci kalır mıyım hiç, kıh kıh.* Böylelikle sayfayı da takibe almış, güzelce incelemeye başlamıştım.
Doğrusu işlerini başarılı bir şekilde yaptıklarını söylemem gerek. Paranoya’dan alıntılar paylaşıldıkça “Bu kitap mutlaka benim olmalı!” diyor, bu düşüncemi de yorumlar hâlinde onlara iletmekten çekinmiyordum. Ki Paranoya'ya sahip olmamı söyleyen iç sesimin var olmasını sağlayan en büyük unsur, o paylaşımların büyük emekler harcanıp titizlikle hazırlanmasıydı.

Büyük gün -çekiliş sonuçlarının açıklandığı gün- gelip kapıyı çaldığında bir de bakarım ki kazananlardan birisi de benim! O nasıl bir mutluluk, nasıl bir sevinçtir, anlatamam! Onlara buradan ayrıca teşekkür ediyorum. :*

Kitabın elime ulaşmadan önceki kısmını geçecek olursak, şimdi de beni kendine hayran bırakan tatlı mı tatlı yazarın kaleme aldığı bu büyüleyici kitaptan bahsetmek istiyorum izninizle! Umarım spoiler vermeden tamamlayabilirim yorumumu… ▏▲ ▼ ▏ Kitaptaki tüm olaylar Fegel adındaki kızımızın başından geçiyor. Kızımız dokuz yaşındayken bir gece, gölge diye adlandırdığı; lakin tam olarak nasıl görüntüye sahip olduğunu bilemediği bir şeyle karşılaşıyor. Kızımızın gölge demesinin nedeni, bu ‘şey’in çok hızlı hareket edip koca bir siyahlık olarak görünmesi. İşin tuhaf yanı şudur ki gölgeyi gördüğü andan bu yana ne hastalandı, ne de etrafında erkek arkadaşı kaldı. Yanlış anlamayın, çevresinde binlerce erkek bulunan bir kız değil Fegel! Hatta tam tersine gayet kendi halinde, etine buduna dolgun, abartılacak güzelliği olmayan bir karakter. Erkekler etrafında pervane olmuyor yani.

Kitabın ilk sayfasını açtığımızda Fegel’ın doğum günüyle karşılaşıyoruz. Dokuz yaşından bu yana yıllar geçmiş, kızımız on sekiz yaşına basmış. Doğum günü pastasını üflerkenki tek dileği ise gölgeden kurtulmak… Çünkü bu gölge onu, başkaları tarafından o kadar ötekileştiriyor ki gölgeyi gördüğünü bilen herkes ona deli gözüyle bakıyor. Tabii bir kişi hariç: Marlo.

Kızımızın sınıfına yeni gelen bu karakterle öyle hızlı başlıyor ki ilişkileri, her şeyi unutturuveriyor Marlo. Ne gölge, ne baş belası ablaları… Marlo’nun yakışıklılığının yanı sıra, gölge olayına yaklaşım tarzına da tutuluyor Fegel. Gölge olayını da çekinerek anlatsa da, oğlan karakterimiz hiç garipsemiyor. Çok geçmeden öğreniyorlar ki, Marlo ve ailesinin o bölgeye geliş amacı da kısmen Fegel ile ilgili…
Peki bunlarla sınırlı mı? Hayır!
Marlo ile geçirilen zaman boyunca unutulan gölge, bu sefer öfke saçarak geri dönüyor. Yıkıp döküyor etrafı, önüne çıkanlara zarar vermekten çekinmiyor. Ve dokuz yıllık bekleyişin ardından zamanın geldiğini düşünüp alıyor kendisine ait olanı. Bambaşka diyarlar taşıyor değer verdiği ruhu, masum kalbi…

▏▲ ▼ ▏ Açıkçası kitaba başlarken öyle çok fazla bir şey beklemiyordum ama bir yandan da nedensizce çok heyecanlıydım. Okumam gereken tonlarca kitap varken hepsini bir kenara itip tüm ilgimi Paranoya’ya yönelttim. Beni içine öyle bir çekti ki… Felsefe, edebiyat, simya, aşk… Hele ki simya! Küçüklüğümden beri simyaya fazlaca ilgim vardı ve kitapta da simyadan sıkça bahsedilmesi -hatta birkaç karakterin simya ile uğraşması- kitaba daha da ilgiyle yaklaşmamı sağladı. Bana bambaşka dünya sundu, yepyeni bi’ bakış açısı kazandırdı, Ütopyama en mükemmelinden karakterler ekledi… Büyüğünden küçüğüne, benden kitap önerisi isteyen herkese bu kitabı önerir oldum. Ve şiddetle size de öneriyorum!

Şimdi “Hiç mi eksiği yoktu?” diyeceksiniz. Vardı. Örneğin bazı sahnelerde duyguların daha derine inilip bazı olayların daha ayrıntılı işlenmesini isterdim. Özellikle Marlo ile Petra’nın kavgasını okuduğum kısımda heyecanı zirvede tatsaydım benim için unutulmaz sahnelerden biri olabilirdi! Amma velakin çok çok üzerinde durulup sorun edilecek eksiklik de değildi. O yüreğimi fetheden sahneleri okuyunca küçük kusurlara takılamadım bile.

Paranoya, uzun zamandır okuduklarımın en iyisiydi. Kitap hakkında söyleyebileceğim çok fazla şey var; hissettiklerim o kadar yoğun ki kelimelere dökmekte zorlanıyorum. Bu kitap öyle okunup sonra bir kenara fırlatılacak cinsten kesinlikle değil. Eğer benim okuduğum türden kitapları tercih ediyor ve seviyorsanız sizi temin ederim Paranoya başucu kitabınız olacak. Tabii “Yeter! Yine mi bu kitaptan bahsediyorsun?” tarzı tepkilerle karşılaşmanız oldukça doğaldır, şimdiden uyarayım!
Bu şarkıyı dinlerken aklıma hep Paranoya ve Fegel geliyor! Tatlı yazarımız Tuba Arık da sevdi! ♥

Son olarak... Kitap yorumumu yayınlamadan önce İnstagram hesabımda paylaştığım küçük bir video var. Tık tık yaparsanız çok mutlu olurum! Umarım siz de Paranoya'yı okur ve en az benim kadar sever, beğenirsiniz.
İyi okumalar dilerim! Kitapların büyüsü üzerinizden hiç eksik olmasın!

▏▲ ▼ ▏ Puanım: 5/5